Geçenlerde bir gezi programı izliyordum. İngiltere’de bir müzeyi gezen gezgin, oradaki Türkiye’den getirilen eserlerin sergilendiği bölüme gelince klasik “bunları hep bizim oralardan götürmüşler” falan diye girdi konuya. Kaldı ki birçok entelektüel de her fırsatta yurtdışındaki eserlerin getirilmesini, bunun bir vatan, memleket görevi olduğundan bahsederler. Hatta bildiğim kadarıyla resmi olarak da bu konuda girişimler var.
Ancak Türkiye’deki arkeolojik eserler hakkında bir şeyler yapılmak isteniyorsa,
Taşları çalınıp ev yapılan arkeolojik alanlara sahip çıkılabilir,
“Altın var” diye dozerle kazılıp dinamitle patlatılan eserlere sahip çıkılabilir,
Antik şehirlerin üzerine barajlar yapılmayabilir,
Restorasyon adı altında betonla sıvanıp, dibine fayans döşenip, yağlı boya ile boyanan eserler temizlenebilir,
Üzerine kat çıkılan tarihi eserlere sahip çıkılabilir,
Kısacası, halihazırda var olan arkeolojik eserlere sahip çıkılabilir. Söz konusu büyük müzelerde sergilenen eserler için ise bence teşekkür edilmeli zira buradaki yağmadan, talandan, ihmalden kurtarıp insanlığın ortak malı haline getirmişler.